Bildiğiniz üzere İletişim, insanlar arasındaki etkileşimdir. Meyvenin, sebzenin bile doğalını arıyoruz. Peki neden sanal iletişimi tercih ediyoruz? Jestlerimizin, mimiklerimizin, ifadelerimizin sanal olduğu bir ortamda ne derece doğru bir iletişim kurabilir, karşımızdakine ne derece güvenebiliriz?
Twitter, Facebook gibi sitelerin aşırı kullanımı gerçekten
önemli bir problem. Bu sitelere günde çok defa giriş yapmak ya da her an
çevrimiçi kalmakta kişiye zarar veren bir durum. Her yaptığınızı yazmak ve buna
bir yorum beklemek, her gittiğiniz her görüştüğünüz kişiyle resimlerinizi
koymak bir özgüven problemi, bir nevi kendinizi teşhir etmenizdir. Onay almak
adına yapılan şeyler bunlar. İnsan tabi ki doğası gereği onay almak, beğenilmek
istenen bir varlık. Bu çok doğal bir şey. Ancak burada yol biraz yanlış. Bu da
bize modern dünyanın getirdiği bir şey diyebiliriz, çünkü eleştirilmekten,
beğenilmemekten korkuyoruz ve insanları görmeden konuşabileceğimiz bu tür
yolları tercih ediyoruz. Aslında sosyal medyanın ortaya çıkış amacı da bu:
'Ötekileştirmek'. Bizim gibi olanları..
Sosyal medya kullanımı
günümüz dünyasında çok yaygın. Ancak kullanım oranımıza ve amacımıza dikkat
etmemiz gerekiyor. Getirileri olsa da bazen de çok riskli hale gelebiliyor.
Zira medyanın insanların güvensizliğini biraz daha arttırdığı kanaatindeyim.
Birçok ayrılığın ve kavganın sebebi olabiliyor...

Sosyal medyada insanlar sosyalleştiğini sanırken aslında git gide asosyalleşiyorlar.
Dikdörtgen ekran karşısında saatlerce hareketsiz kalmak hem bedenen hem de
ruhen insanları yoruyor. Baş ağrıları da cabası.
Yazdıkları yazılar ve attıkları tweetler yüzünden
insanlar davalık olabiliyor, işlerinden kovulabiliyor.
İnternet çağının ve
sosyal mecraların bu denli gelişim göstermesi bizleri üşengeçliğe ve sanal yani
hayal ortamında yaşamaya ,tepkilerimizi gerçek dışı göstermemize sebep
oluyor,artık arkadaşlarımızla oturup sohbet muhabbet edemez olduk ve bir araya
geldiğimiz anlarda bile gözümüz ve elimiz sadece telefonumuza odaklanır oldu; buda
kişisel diyalogları zayıflatmaya başladı.Artık her işimizi internetten yapar olduk
, yemek siparişlerimizi ,gazetemizi,köşe yazılarını,arkadaşlarımızı
,dostlarımızı sadece sosyal mecralardan takip etmek bizi biraz içine kapanık ve
kendi halinde yaşayan insanlar haline getiriyor,bu yüzden ne sosyal medyanın
dışında kalmak iyi nede çok içinde olmak
Geçen yılın aralık ayı rakamlarına
göre, bütün dünyada 1 milyardan fazla Facebook ve 500 milyon da Twitter
kullanıcısı var.
Her gün 500 milyondan fazla kişi
Facebook'ta ‘‘beğeni'‘ de bulunuyor ve 340 milyon tweet atılıyor.

Yapılan bir diğer
araştırmada sosyal medya ağlarının ‘‘beğeni'‘ ve ‘‘retweet'‘ etmek gibi
özelliklerinin beyindeki dopamin salgısını arttırdığını, bu sitelerde yeterince
beğeni alamamanın ise kişide kıskançlık ve huzursuzluk duygusu yarattığını
gösteriyor.
Londra sokaklarında yapılan
röportajların sonuçları da tehlikeyi vurgulayacak türden. Katılımcılar hangi
sıklıkta facebook ya da twitter kullandıkları sorusuna, ‘‘24 saat
boyunca'" gibi çarpıcı yanıtlar veriyor. Bunun bir bağımlılık olduğu
yorumu ise, kimseyi şaşırtmıyor.
Peki bu bağımlılığın belirtileri neler? Bu kişiler
hayati şeyleri kaçırmaya ya da görmezden gelmeye başlıyor. Kişisel bakımlarıyla
ilgili yemek-içmek gibi şeyleri bile ihmal edebiliyorlar. Kimi durumlarda
uyumayı erteliyorlar, toplantılarını kaçırıp, işe, okula geç kalabiliyorlar.
Bağımlılığın en önemli işareti ise, sosyal medya sitelerinde günde 5
saatten fazla harcamak.Araştırmaya katılanlar sosyal medya sitelerinde fazla
vakit harcamak istemediklerini, bunun onları işlerinden ettiğini ve zamanlarını
çaldığını belirtiyor. Ancak yine de sosyal medyanın çekiciliğine
direnemiyorlar. Eğer ölçüyü kaçırmazsak ,dengeyi kurabilirsek bu mecrayı etkin
kullanmak ve nimetlerinden en üst düzeyde yararlanmak elimizde.
Zamanın akışı içinde
birbirimizle doğru iletişim kurabilmemiz temennisiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder