11 Ocak 2014 Cumartesi

Sosyal Medya Zararları ve Bağımlılığı

Bildiğiniz üzere İletişim, insanlar arasındaki etkileşimdir. Meyvenin, sebzenin bile doğalını arıyoruz. Peki neden sanal iletişimi tercih ediyoruz? Jestlerimizin, mimiklerimizin, ifadelerimizin sanal olduğu bir ortamda ne derece doğru bir iletişim kurabilir, karşımızdakine ne derece güvenebiliriz?
Twitter, Facebook gibi sitelerin aşırı kullanımı gerçekten önemli bir problem. Bu sitelere günde çok defa giriş yapmak ya da her an çevrimiçi kalmakta kişiye zarar veren bir durum. Her yaptığınızı yazmak ve buna bir yorum beklemek, her gittiğiniz her görüştüğünüz kişiyle resimlerinizi koymak bir özgüven problemi, bir nevi kendinizi teşhir etmenizdir. Onay almak adına yapılan şeyler bunlar. İnsan tabi ki doğası gereği onay almak, beğenilmek istenen bir varlık. Bu çok doğal bir şey. Ancak burada yol biraz yanlış. Bu da bize modern dünyanın getirdiği bir şey diyebiliriz, çünkü eleştirilmekten, beğenilmemekten korkuyoruz ve insanları görmeden konuşabileceğimiz bu tür yolları tercih ediyoruz. Aslında sosyal medyanın ortaya çıkış amacı da bu: 'Ötekileştirmek'. Bizim gibi olanları..
Sosyal medya kullanımı günümüz dünyasında çok yaygın. Ancak kullanım oranımıza ve amacımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Getirileri olsa da bazen de çok riskli hale gelebiliyor. Zira medyanın insanların güvensizliğini biraz daha arttırdığı kanaatindeyim. Birçok ayrılığın ve kavganın sebebi olabiliyor...
Sosyal medyanın şüphesiz ki birçok faydası bulunmaktadır. Ancak çok fazla bilgi kirliliğinin olması ve paylaşılan her bilgiye doğrudan inanan kullanıcıları yanlış yönlenmesi ve yanlış bilginin tekrar doğru bilgiyle ulaşması çok zor olduğundan bireyleri cehalete doğru itmektedir. Photoshop ile kesilip biçilmiş fotoğraflar kişilere yapılan saldırılar gibi daha bir çok örnek sayılabilir. Sosyal medyada paylaşılan yazılar ve fotoğrafların beğeni toplayıp yorumlanması kişiler için oldukça önemli, yapılan araştırmalara göre sosyal paylaşım siteleri aslında insanların psikolojisini olumsuz yönde etkiliyor. Sigara, alkol ve uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddelerinin arasına, sosyal paylaşım sitelerini de ekleyebilirsiniz
Sosyal medyada insanlar sosyalleştiğini sanırken aslında git gide asosyalleşiyorlar. Dikdörtgen ekran karşısında saatlerce hareketsiz kalmak hem bedenen hem de ruhen insanları yoruyor. Baş ağrıları da cabası.
Yazdıkları yazılar ve attıkları  tweetler yüzünden insanlar davalık olabiliyor, işlerinden kovulabiliyor.
İnsanlar konuşmaya hasret kalıyorlar. Sosyal ağlarda iletişim genelde yazılı olarak kuruluyor. Bu da insanların konuşma ihtiyaçlarını karşılamıyor. İnsanlar git gide yalnızlaşıyor.Ayrıca
İnternet çağının ve sosyal mecraların bu denli gelişim göstermesi bizleri üşengeçliğe ve sanal yani hayal ortamında yaşamaya ,tepkilerimizi gerçek dışı göstermemize sebep oluyor,artık arkadaşlarımızla oturup sohbet muhabbet edemez olduk ve bir araya geldiğimiz anlarda bile gözümüz ve elimiz sadece telefonumuza odaklanır oldu; buda kişisel diyalogları zayıflatmaya başladı.Artık her işimizi internetten yapar olduk , yemek siparişlerimizi ,gazetemizi,köşe yazılarını,arkadaşlarımızı ,dostlarımızı sadece sosyal mecralardan takip etmek bizi biraz içine kapanık ve kendi halinde yaşayan insanlar haline getiriyor,bu yüzden ne sosyal medyanın dışında kalmak iyi nede çok içinde olmak
Geçen yılın aralık ayı rakamlarına göre, bütün dünyada 1 milyardan fazla Facebook ve 500 milyon da Twitter kullanıcısı var.
Her gün 500 milyondan fazla kişi Facebook'ta ‘‘beğeni'‘ de bulunuyor ve 340 milyon tweet atılıyor.
Ancak daha da etkileyici olanı, 350 milyondan fazla kişinin ‘‘Facebook Bağımlılığı'‘ sendorumu yaşıyor olduğuna dair rakam tabii ki…
 Yapılan bir diğer araştırmada sosyal medya ağlarının ‘‘beğeni'‘ ve ‘‘retweet'‘ etmek gibi özelliklerinin beyindeki dopamin salgısını arttırdığını, bu sitelerde yeterince beğeni alamamanın ise kişide kıskançlık ve huzursuzluk duygusu yarattığını gösteriyor.
Londra sokaklarında yapılan röportajların sonuçları da tehlikeyi vurgulayacak türden. Katılımcılar hangi sıklıkta facebook ya da twitter kullandıkları sorusuna, ‘‘24 saat boyunca'" gibi çarpıcı yanıtlar veriyor. Bunun bir bağımlılık olduğu yorumu ise, kimseyi şaşırtmıyor.
 Peki  bu bağımlılığın belirtileri neler? Bu kişiler hayati şeyleri kaçırmaya ya da görmezden gelmeye başlıyor. Kişisel bakımlarıyla ilgili yemek-içmek gibi şeyleri bile ihmal edebiliyorlar. Kimi durumlarda uyumayı erteliyorlar, toplantılarını kaçırıp, işe, okula geç kalabiliyorlar.
Bağımlılığın en önemli işareti ise, sosyal medya sitelerinde günde 5 saatten fazla harcamak.Araştırmaya katılanlar sosyal medya sitelerinde fazla vakit harcamak istemediklerini, bunun onları işlerinden ettiğini ve zamanlarını çaldığını belirtiyor. Ancak yine de sosyal medyanın çekiciliğine direnemiyorlar. Eğer ölçüyü kaçırmazsak  ,dengeyi kurabilirsek bu mecrayı etkin kullanmak ve nimetlerinden en üst düzeyde yararlanmak elimizde.

Zamanın akışı içinde birbirimizle doğru iletişim kurabilmemiz temennisiyle...





Akın TERZİOĞLU
(akintrzogl@gmail.com)


                                                                                                                                                                                    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder