29 Aralık 2013 Pazar

ANISH KAPOOR (Kübra TÜZÜNOĞLU)

ANISH KAPOOR
1954 Mumbai doğumlu olan Anish Kapoor, 1970’li yıllardan bu yana sanat eğitimi için gittiği İngiltere’de yaşıyor. Londra’da Hornsey College of Art ve Chelsea School of Art and Design’da sanat eğitimi gören sanatçı, bugün Kraliyet Akademisi üyesi ve Britanya İmparatorluk Nişanı sahibi. Kapoor, 1970’lerin sonunda ziyaret ettiği anavatanı Hindistan’da gördüğü boya pigmentlerinden etkilenerek yaptığı ‘pigment heykelleri’ ile dikkat çekti. 1980’lerden itibaren Yeni İngiliz Sanatı adı altında anılmaya başlayan ve Tony Cragg, Richard Deacon, Bill Woodrow gibi sanatçılardan oluşan grup içinde anıldı.


1990’da Venedik Bienali’nde, 1992’de Documenta’da İngiltere’yi temsil eden Kapoor, 1991 yılında aldığı Turner Ödülü’yle İngiliz sanat ortamının önde gelen sanatçılarından biri haline geldi. 1990’lı yıllardan itibaren malzeme dağarcığını büyük ölçüde genişleten ve yeni endüstriyel teknolojilerin kullanımını gerektiren büyük boyutlu projelere yönelen Kapoorun İngilterede gerçekleştirdiği en dikkat çekici işler arasında, 2002 yılında Unilever Serisi kapsamında Tate Modernde gerçekleştirdiği Marsyas heykeliyle, 2012de Londra Olimpiyatları sırasında gerçekleştirdiği Olimpiyat Kulesi Arcelor Mittal Orbit yer aldı.
1990’lardan 2000’li yıllara uzanan süreçte dünya çapında birçok sergi gerçekleştiren Anish Kapoor’un dikkat çeken büyük boyutlu projeleri arasında, Kunsthaus Bregenz’de 20 tonluk kırmızı vazelin ve mumdan oluşan heykeli “Benim Kırmızı Yurdum” (2003), Chicago’daki Millennium Park’ta 110 tonluk paslanmaz çelik heykeli “Bulut Geçit” (2004), Viyana’da Museum für Angewandte Kunst’ta ve Londra’da Royal Academy’de “Köşeye Ateş Etmek” enstalasyonu (2009) ve Paris Grand Palais’de sergilediği “Leviathan” heykeli bulunur.
                                            DEVASAL SERGI
   Kavramsal sanatın dünyaca ünlü ismi Hint asıllı Ingiliz sanatçı Anish Kapoor, ilk kez Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilediği taş eserleriyle Istanbul’da.Burada ilk kişsel sergisi olan Anish Kapoor, bu olayın hayalini kuran Sakıp Sabancı Müzesi yetkilileri serge gerçekleştirmek için büyük çaba sarf etmiş ve gerçekten harika bir sergiye kapılarını açmış.Müzeye girdiğim de karşılaştığım ilk eserde bu devasal boyutlardaki taşları buraya nasıl getirmişler diye düşündüm. Sonrasında araştırdım ve Sakıp Sabancı Müzesi’ni dev eserlerin girebilmesi için neredeyse baştan inşaa ettiklerini öğrendim. Dokuz tıla Türkiye’ye taşınan 32 eseri yerleştirmişler. En büyük eseri 12 ton ağırlığındaymış. Bir gazetede okuduğum haberde Kapoor’un ve “ Elektirik direğinin kaldırılmasına bile itiraz etmediler.” Diyen serge küratörü Sir Norman Rosenthalin de takdirini kazanmış Anish Kapoor’un “Enerjik,açık ve müthiş dinamiklere sahip bir yer” olarak tanımladığı Istanbul’a olan sevgisi, şehrin tarihi, mimari değerleri, eserleri şehrimize getirmesine vesile olmuş.
   Müzeye girdiğimde kendimi bazen en derinlerde, bazen uç noktalarda buldum. Yalın ve abartısı olmayan eserler beni oldukça içine çekti. Boyutlarının devasal olması bile o yalınlığa, duruşa bir etki kazandımış, uyumlu olmasını sağlamış. Hatta insana heycan bile kattığını düşünüyorum. Bir çok taştan eserleri vardı. Mermerden yaptığı eserlerde sanki kılcal damarların içinde dolanıyordum ve kendimi sürekli o eserlere dikkatlice bakıp birşeyler üretmeye çalışırken buldum. Gerçekten kendini kaybettğin ve her baktığında sonsuzluğu görebiliyorsun. Ozellikle de oyuklar. Oyukların nereye doğru gittiğini görmek için bir sağ bir sola sallandığımı farkettim ve sonrasında oyukların sonu olmadığını gördüm. Birbirine benzer çok benzer oyuklar vardı. Fakat Kapoor’da bu eserleri tekrar etmekten sakınmadığını ifade ediyor. Oyuklara yaklaşıp dokunmamamız için çizgi koymuşlardı ve yanlarında bir güvenlik. Ama gerçekten çok dokunmak istedim. O kadar etkisi altına aldıki ona dokundam sanki sonsuzluğa gidecekmişim gibi hissettim. Eserlerinde oldukça belli olduğu gibi biyolojik açıdan bazı organlarda bulunmakta. Hepsi saf , temiz gibi ve oldukça estetik görüntü sergilemekte. Bazı eserlerinin adlarında da ne anlatmaya çalıştığını kendinize gore yorumlayarak anlayabiliyorsunuz.
   Araştırma yaptığımda Norman Rosenthal’ın bir sözünü okudum. “Anish, önemlidir. O, hiçbir eserini önceden tasarlamaz, eskiz yapmaz. Onun sergisine bir roman, bir tiyatro eseri gibi bakmalısınız. Cok katarsis (ruhsal arınma) yaşanır sergilerinde.” demiş Norman Rosenthal.
   Eserlerde en çok ilgimi çeken ve etkileyici olduğunu düşündüğüm oyuklardı. Cam elyafı ve pigment malzemelerinden oluşturmuştur.
   Bu sergiyi gerçekten bitmeden gidip görmelisiniz. Ilgnç, devasal ve benimde yaşadığım etkileri sizinde yaşayacağınızı düşündüğüm eserleri görmelisiniz. Birazdan çektiğim fotoğrafları göreceksiniz. Fakat o hisleri ve etkiyi ancak yakından dikkatle baktığınızda farkedeceksiniz. Eserlerine bir çok anlam katıp, sanatın sonsuzluğunda kendinizi kaybedeceksiniz.
Vimeo’da ki Anish Kapoor videolarını izlemelisiniz.

             



Kübra TÜZÜNOĞLU
kubratuzunoglu@gmail.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder