31 Aralık 2013 Salı

İLMEK İLMEK İŞLENEN BİR HİKAYE:YORGANCILIK (Gökçe Nur GEDİK)

Öncelikle,bu blog yapımına başlarken kendi kendime uzunca bir düşünce sürecine girmiştim,ne yapabilirim yada ne yapmalıyım diye..Sonrasında bir gün düşünürken unutulan mesleklerle ilgili yazılar yazmaya karar verdim.Unutulan meslek dallarındaki kişilerle konuşup,meslekleriyle ilgili hikayeleri,unutamadıkları şeyleri ve bu mesleklerin neden geride kalmaya başladığına dair.. Neden bu işe girdiğime gelince,her zaman geride kalan herşeyin hikayeleri bana eski filmleri çağırıştırır..Sanki eski siyah beyaz fotoğraflar ve insanın bazen burnuna doğru kokusu gelen tozlar gibi… Röportaj yapmak için kendime bir meslek arayışına girdiğim dönem, etrafıma dikkatle bakmadığım halde gözmüme bir yorgancı dükkanı ilişti.. Hala bir yorgancı dükkanının çalışıyor olması beni etkiledi,o kadar uzun zamandır yorgancı görmemiştim ki.. Sonra gözümün önüne eski görüntüler gelmeye başladı,rahmetli ananemin o herşeyi antika olan ama insanda gri bir etki bırakan evi,orda kalırken geceleri abimle üzerime örttüğü,ilk anda insanda satenin verdiği bir üşüme hissi veren ağır el yapımı yorganlar…Üzerinde ilmek ilmek işlenmiş desenler...Tabiiki öncelikle beni kırmayıp sorularıma cevap veren 'Yorgancı Ali' adıyla bilinen Ali Bey e teşekkür ederim.. 

-Merhaba öncelikle bu işe ne zaman başladınız?
Bu işe 1987 de çıraklıktan başladım, o tarihten itibaren bifiil devam etmekteyim.
-Peki neden yorgancılığı seçtiniz? Aile mesleği miydi,yoksa ilgi duydunuz için mi bu alana yöneldiniz ?
Aslında abimin bir yorgancı dükkanı vardı,bende onun yanında çalışarak yardım ediyordum,ona çıraklık yapıyordum.Daha sonra üniversite sınavını kazanamadığım için tamamen abimin yanında çalışmaya karar verdim.Bir meslek öğrenmek istedim,o zamanlar yorgancılık bu kadar köşede kalmış bir meslek değildi çünkü. 



-Mesleğinizin zorluklarından konuşalım biraz da..Ne gibi zorlukları var mesleğiniz ?
Bu mesleğin en zor tarafı sabırlı olmak..Yorgancılık sürekli sabır ve dikkatlilik ve süreklilik isteyen bir meslek..Bir nevi iğneyle kuyu kazmak gibi..Ve devamlı oturarak çalışıyoruz.
-Şu aralar kimlere yorgan dikiyorsunuz?Evlilik hazırlığında olanlara mı yoksa daha çok eski müşterilerinize mi ?
Yani eskiden yeni evlilere ve gençlere hazırlıyorduk ama şuanda bizi değil de daha çok fabrikasyon hazır yorganları tercih ediyorlar..Biz teknolojiye yenik düşmüş durumdayız..O yüzden eski köklü müşterilerimize ve geleneklerini unutmayan çeyiz hazırlayan ailelere yapıyoruz.
-Fabrikasyon yorganla, sizin hazırladığınız yorgan arasındaki fark nedir ?
Biz yorganlarımızın içine yün ve pamuk koyuyoruz.Desenlerimizi elde çizerek hazırlıyoruz.Sonuçta makine bizim istediğimiz veya bizim çizdiğimiz şekilde çizemez..Ve tabi onlar elyaf kullanıyorlar.Elyaf sağlıksız bir malzeme zaten dikkatlice incelediğinizde bir petrol kokusu duyabilirsiniz. 



-Sizin hazırladığınız yorganların maliyeti nedir? Fabrikasyondan daha mı pahalı oluyor ?
Daha pahalı evet ama şu açıdan bakın,biz el emeğimizin karşılığını alamıyoruz,emeğimizin altında bir fiyatla çalışıyoruz.
-Bir yorganın hazırlanış süresi ortalama kaç gün sürüyor ?
3-4 gün süren yorganlarımız var…Tabi bir de günlük yorganlarımız var o bir günde bitiyor müşteriye teslim ediyoruz. 




-Uzun zamandır yaptığınız bir iş bu,illaki anılarınız vardır.Unutamadığınız bir anınız var mı ?
Eskiden, daha önce de söylediğim gibi çok fazla iş yapardık.Aileler evlatlalarının çeyizlerine yorgan alırlardı.Bir gün bulgar göçmeni bir kadın gelerek 12tane yorgan siparişi vermişti.Sonradan öğrendim ki 2 kızı varmış,çeyizlerine 6şar tane yorgan koyacakmış.Bu olayı hala unutamam mesela.
-Son olarak,sizden sonra devam edecek mi peki bu meslek ?
Ben devam edeceğini sanmıyorum açıkcası.Biz bu mesleğin son temsilcileriyiz.Bizden sonra böyle yorganlar bulunacağını da pek tahmin etmiyorum.Çırak yetişmiyor işi öğretemiyoruz,çünkü bu işe bir talepte kalmadı..Daha önce dediğim gibi biz teknolojiye yenik düştük..Yapabileceğimiz kadar devam edeceğiz,ama sonrasında ne olur bilmiyorum.

Eskiden fakir veya zengin farketmeden her ailenin evinde en az bir tane yorgan bulunurdu.. Yorgan sadece bir ısınma aracı değil,dolaplarda özenle saklanan,misafirler yatıya kaldığında çıkarılan bir misafirperverlik göstergesiydi.. Evlenme çağındaki genç kızların çeyizlerinde,kurdukları sıcak aile hayalinin bir parçasıydı… Tarihe bakarsak,Osmanlı da saraylarda,şehzadelerin,sultanların,padişahların odalarını süsleyen,özenle yapılmış,estetik kaygı taşıyan bir nesneydi… Günümüze gelindiğinde,eski ağırlıktan kurtulmak için mi,yoksa gün geçtikçe hızlanan hayatımıza bir şekilde daha pratiklik eklemek için mi bilinmez,yorganlar önce dolapların en üst raflarına,sonra dolaplardan eskicilere doğru giderek yavaştan hayatımızdan çıktılar.. Yerlerine daha hafif nevresimler,elyaftan silikondan yapılan hazır yorganlar geldi.. Rahatlarız sandık o eski yorganların ağırlığından kurtulunca,ama bilmediğimiz birşey vardı şimdiki hafif yorganların eski el yapımı yorganlara göre çok daha sağlıksız olduğu.. Dünya tekrar organik yaşama dönmeye çalışıp,organik adı altındaki eşyalara büyük paralar dökerken şimdide eski el yapımı yorganlara talep gelir mi bilmem…









Gökçe Nur GEDİK
gokcenurgedik@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder